Hamilelikte işeme sıklığının arttığını ve bebeğin basısına bağlı olarak pelvik taban üzerinde de gevşemeler görülebildiğini ifade eden Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Pelvik organ prolapsusu ve stres tipi idrar kaçırma durumlarını hamilelikte ve hamilelik sonrasında daha sık görüyoruz. Bunlardan korunmak için hastalarımıza tavsiyelerimizin başında hamilelikte aşırı kilo almamaları geliyor.” dedi ve ekledi: “Çünkü ne kadar kilo alınırsa o kadar karın içi basınç artıyor. Bu da pelvik taban üzerine zararlı etki gösteriyor.” dedi.
Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, hamilelikte ve
hamilelik sonrası yaşanan idrar kaçırma problemiyle ilgili önemli açıklamalarda
bulundu.
Hamile kişinin bedeninde hormonal değişikliklere bağlı olarak
ister istemez üriner sistemde de bazı değişiklikler yaşandığını belirten Prof.
Dr. Tufan Tarcan, “Bunların başında glomerüler filtrasyon hızındaki artış (böbreklerin
idrar üretme kapasitesindeki yükselme) ve hormonal değişikliğe bağlı olarak
üriner sistemi oluşturan düz kaslarda gevşemeye yönelik bir değişim meydana
geliyor.” dedi.
Fetüs büyüdükçe fetüsün yaptığı pelvisteki bası, mesane ve
üreterlerin fizyolojisini etkilediğine vurgu yapan Prof. Dr. Tufan Tarcan,
“Hamilelikte bunlara bağlı olarak bazı ürolojik hastalıkları artmış olarak
görüyoruz. Bunların başında da idrar yolu enfeksiyonu geliyor. Ayrıca fetüs
tarafından engellenen böbrek ya da böbrekler idrarı mesaneye iletemediği için hidronefroz
adı verilen böbreklerde şişme ortaya çıkabiliyor. Ek olarak idrar tutmada
problemler yaşanabiliyor. İşeme sıklaşmasında hem artan idrar miktarı hem de
mesanenin genişleyecek yerinin azalması rol oynayabiliyor. İdrar sıklaşıyor
çünkü mesanenin genişleyecek yeri azalıyor. Fetüs büyüdükçe mesaneyi öne doğru
itiyor. Böylece mesanenin mesafesi daralıyor.” açıklamasında bulundu.
Çocukluk çağlarında
idrar yolu enfeksiyonu geçirmiş olan kadınlar hamilelik sırasında daha sık
idrar yolu enfeksiyonu yaşıyorlar
Hamilelik sırasında saptanan her türlü idrar yolu enfeksiyonunun semptomatik
olmasa dahi mutlaka tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tufan
Tarcan, “İdrar yolu enfeksiyonu hamilede tedavi edilmez ise daha ciddi problemlere
sebep olabilir. Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu takibi çok önemli.” dedi. Çocukluk
çağında idrar yolu enfeksiyonu geçiren ve tekrarlayan kadınlarda hamilelik
sırasında ürolojik yakınmaların daha sık görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Tufan
Tarcan, “Bir hamile kadının özgeçmişinde idrar yolu enfeksiyonu varsa,
hamilelikte artan idrar yolu enfeksiyonuna özellikle dikkat etmesi gerekiyor.”
diye konuştu.
Böbreklerdeki şişmenin çoğunlukla fetüsün üreter üzerine yaptığı
bası nedeniyle ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan şöyle devam
etti: “İdrar kaçırma problemi çoğunlukla hamilelik sonunda kendiliğinden
kayboluyor. Bazen böbreğin önünün tıkanması böbrekte ağrıya veya böbrekte ileri
derecede hidronefroz yani böbrek büyümesine yol açabiliyor. Hatta bazen idrar
yolu enfeksiyonuyla birleşerek böbrek iltihabına da sebep olabiliyor. Böyle
tablolarda böbreğin ürettiği idrarın rahatlıkla atılabilmesi için üreter stenti
adı verilen bir tür kateteri endoskopik olarak üriner sisteme yerleştiriyoruz.
Bu stent bir ucu böbrekte bir ucu mesanede olan yaklaşık 26 ila 30 cm. boyutta
silikondan yapılmış bir malzeme. Vücut dışından görülmüyor. Hamilelik
sonlandıktan sonra da bu stenti çekiyoruz. Böylece bu üreter kateteri hamilelik
boyunca böbreğin ürettiği idrarı daha kolay ya da sorunsuz mesaneye
iletebilmesini sağlıyor. Bu böbrekteki genişleme daha çok sağ tarafta oluyor.
Çocuğun pozisyonuyla ilgili bir durum bu. Seyrekte olsa sol tarafta da
gözükebiliyor.”
Hamilelikte daha önemli bir sorunun da taş hastalığı olduğunu
ifade eden Prof. Dr. Tufan Tarcan şöyle konuştu: “Böyle bir tabloda tanısal
araçların ve testlerin kullanılmasında çok dikkatli oluyoruz. Çünkü bilindiği
gibi taş hastalığının tanısında radyolojik yöntemler kullanılıyor. Bilgisayarlı
tomografi taş tanısında çok önemli bir silah ama hamilelik sırasında çocuğun
radyasyondan etkilenmemesi amacıyla kullanmak istemiyoruz. Dolayısıyla ultrasonografi
gibi radyasyonsuz hamileye ve bebeğe zarar vermeyen radyolojik yöntemlerle
mümkün olduğu kadar ilerliyoruz. Taş tanısı konulduğunda çok zorunlu kalmadıkça
örneğin böbrekte ileri derece bir problem yaratan bir tablo oluşturmadıysa
taşların tedavisinde de konzervatif gitmeye çalışıyoruz. Taş böbreğin önünü
tıkıyorsa ya da hastada ciddi taş ağrısına yol açıyorsa elbette bu taşa bir şey
yapmak gerekiyor. Taşı vücutta bırakarak taşın kenarından ilerletilen üreter
kateteri ile taşı by-pass etmek ve böylece hem ağrıları geçirmek hem de böbreği
korumak hamilelik sonlanana kadar güvenli bir yöntem oluyor. Çok seçilmiş
vakalarda taşa yönelik cerrahi tedavide yapılabiliyor.”
Hamilelikte idrar sıklığının arttığını ve çocuğun basısına bağlı olarak pelvik
taban üzerinde de gevşemeler görülebildiğini ifade eden Prof. Dr. Tufan Tarcan,
“Pelvik organ prolapsusu ve stres tipi idrar kaçırma durumlarını hamilelikte ve
hamilelik sonrasında daha sık görüyoruz. Bunlardan korunmak için hastalarımıza
tavsiyelerimizin başında aşırı kilo almamaları geliyor. Çünkü ne kadar kilo
alırsa o kadar karın içi basıncı artıyor. Bu da pelvik taban üzerine zararlı
etki gösteriyor. Dolayısıyla idrar kaçırma ve pelvik organ prolapsusu
komplikasyonlarından mümkün olduğu kadar uzaklaşmak için hamilelikte kiloya
dikkat edilmeli.” dedi.
Hamilelik sırasında özellikle idrar kaçırmaya yatkın olduğunu
düşündükleri kadınlara Kegel egzersizlerini mutlaka önerdiklerini belirten
Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Bunlar pelvik tabanı çalıştıran egzersizler. Böylece
pelvik taban kuvvetini artırmayı hedefliyoruz. Hamilelik sırasında görülen
idrar kaçırmaların bir kısmı geçici oluyor ve hamilelik ortadan kaybolduktan
sonra ortadan kalkabiliyor. Ama bir kısmı da kalıcı olabiliyor.” açıklamasında
bulundu.
Hamilelere mesane pedini
öneriyoruz
Hamilelik döneminde geçici idrar kaçırmalarda mesane için özel tasarlanan
hijyenik pedlerin çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tufan Tarcan
sözlerini şöyle tamamladı: “Özellikle minimal idrar kaçıran hastalarda mesane
pedlerini kullanıyoruz. Aşırı aktif mesanenin tedavisinde kullandığımız
ilaçları hamilelikte kullanamıyoruz. Hamilelikte bu ilaçlar kesildiğinde
karşımıza bazen daha artmış aşırı aktif mesane tablosu çıkabiliyor. Bazen de
hamilelikte değişen hormonal durum kendiliğinden aşırı aktif mesaneyi
baskılayabiliyor. Stres tipi idrar kaçıranlarda ise hamilelikte herhangi bir
cerrahi tedavi söz konusu değil. Onun yerine yine Kegel egzersizlerini
önemsiyoruz. Bu tip idrar kaçırmalara önlem olarak da yine hijyenik mesane
pedlerini öneriyoruz. Yukarıda belirtildiği gibi eğer hastanın daha önce böyle
bir idrar kaçırması yoksa zaten hamilelik sonrası kendiliğinden kaybolabiliyor.”
*Kafe Medya ile tanıtım için tıklayın!
Hiç yorum yok
Yorum Gönderme