Ruh sağlığı ve hastalıklarının toplumda farkındalığını artırmak amacıyla her yıl 10 Ekim'de Dünya Ruh Sağlığı Günü kutlanıyor. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ruh sağlığının korunmasında değerler ve erdemlerin önemine dikkat çekti. "Toplum bir bina, bireyler binanın yapı taşları, değerler ise çimentosudur" diyen Prof. Dr. Tarhan, çimentosuz binanın kolayca dağılacağı gibi toplumun da aynı duruma maruz kalabileceğini kaydederek değerlerin psikolojik dinamiği ve yerinde kullanılmasının hem toplum ruh sağlığı hem de koruyucu ruh sağlığı açısından önemli olduğunun altını çizdi.
Öğrenilen erdemler mutluluk getiriyor!
Toplumun geneli tarafından kabul edilen ortak kavramlar olan değerlerin bir anlamda, mutluluğun standartlar kümesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, "Standartları, evrensel doğrular şeklinde tanımlayabiliriz. Burada önemli olan, benimsediğimiz değerlerin biyolojik çıkarımızla örtüşüyor olmasıdır. Eğer kişi kendine aykırı bir değer benimsemişse, kendi içinde bir çatışma yaşar. Bu sebeple insan, kabullendiği değerlerin mutluluk getirmesi için, 'biyolojik çıkar + değer = mutluluk' şeklinde özetlenebilecek formüle uymaya çalışmalıdır. Erdemler, insanlar arası ilişkilerde kendilerini göstermekle birlikte müzik, resim, heykel, tiyatro benzeri sanatların herhangi bir dalında da varlık kazanabilir. Değerler öğrenilmesi gereken kavramlardır. İnsan, mutluluğunda etkin rol oynayan değerleri, sosyal öğrenme metoduyla sonradan kazanır. Toplumsal anlamda öğrendiği erdemler vasıtasıyla mutluluğa ulaşır" diye konuştu.
Erdemler koruyucu ruh sağlığı değerlerimizdir
Bir değerin kabul edilebilir olması için ona duygu yüklenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, erdemlerin koruyucu ruh sağlığı değerleri olduğunu kaydederek şunları söyledi:
"Her değerin duygu, düşünce ve davranış boyutu vardır. Bizim için kıymet ifade eden bir kavramı doğru kabul etsek de onun varlığını duygusal olarak hissedemiyorsak, o değeri uygulamaya geçiremeyiz. Bu da göstermektedir ki bir değerin kabul edilebilir olması için ona duygu yüklenmesi şarttır. Daha sonra bu duygu, kişilik haline gelir ve düşünce yönetimini başlatır. Zira değerler aynı zamanda, düşünceyi de yöneten standartlar kümesidir. Bizler, düşüncelerimizin sınırlarını belirleyerek, zihnimizde o düşünceyle ilgili bir kavram oluştururuz. Erdem olarak kabul ettiğimiz bu kavramlara aynı zamanda "koruyucu ruh sağlığı değerleri" de diyebiliriz. Erdem kelimesi, olumlu değerlerin anlatımında da kullanılan bir kavramdır."
İyi ile kötü arasındaki denge sağlanmalı
Koruyucu ruh sağlığı değerlerinin yaşama etkisinin, insan beyninde değerlerin temelini oluşturan "İyiliğe yönelmek ve kötülüğe yatkın olmak" istekleri arasındaki dengeye bağlı olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, şunları söyledi:
"Değerler "araç ve amaç değerler" olarak ikiye ayrılır. Amaç değer, insan hayatındaki soyut hedefleri tanımlar. Araç ise insanı hayattaki hedefine götüren yoldur. Amaç erdemleri farklı açılardan bakarak, kendi içinde dört gruba ayırabiliriz.
Birinci grup sevgi ve güven eksenindedir. Dolayısıyla burada insanları sevmek, şefkatli olmak ve iyilik yapmaktan zevk almak yer alır.
İkinci grup erdemler, sosyal sınırları belirler. Bu sınıfın değerleri arasında dürüst ve adil olmak, saygıyla donanmak ve hayatında yalana yer vermemek sayılabilir.
Üçüncü kategoride iletişim biçimini belirleyen erdemler vardır; hoşgörülü, barışçıl, içten ve anlayışlı olmak bu gruba dahil edilebilir.
Dördüncü kümede ise iç disiplin ekseninde bulunan erdemler mevcuttur. Paylaşımcılık, alçakgönüllülük, yardımseverlik ve uzlaşma taraftarı olmak gibi değerler, bu kümede zikredilebilir.
Saydığımız bütün bu erdemler, farklı kültür ve dinlerde değişik boyutlarda önemsense de, insan beyninde değerlerin temelini oluşturan iki türlü duygu vardır: İyiliğe yönelmek ve kötülüğe yatkın olmak. İnsanoğlu, hayatının doğru şekilde devam etmesi için bu iki istek arasında denge kurmayı başarmalıdır. Zira koruyucu ruh sağlığı değerlerinin yaşama etki etmesi, bu dengeye bağlıdır.
Değerlerin hayata geçirilmesinde en önemli konulardan biri, araç olan erdemlerin, en az amaçlar kadar doğru olması gerektiğidir. Bir konuda insanın isteklerini oluşturan amaç, talebin niteliğini belirleyen ise araçtır. Bizler, isteklerimizi hedeflerimize uygun şekilde belirleriz; ancak arzularımızın hangi vasıtalarla vücuda geleceğini de göz ardı etmeden ilerleriz. Örneğin bir insana kendi iyiliği için acı çekeceği şeyler yaşatmak doğru gibi görünse de, iyiliğin aracı olarak ıstırabın seçilmiş olması, aslında doğru bir yöntem değildir."
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!