Damar tıkanıklığı, vücudun her bölgesinde tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor.
Periferik damar hastalığı (PDH), damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı olarak vücuttaki atardamar sisteminde gelişen dejenerasyondur. Bu dejenerasyon sırasında damar duvarlarında kireç ve yağ tabakaları birikimi ile önce damarın iç boşluğu daralırken, sonra hastalığın ilerlemesi ile tamamen tıkanma meydana geliyor. Vücudun her bölgesinde gelişebilen bu hastalık, kalp ve beyine giden şah damarlarında görüldüğünde hayatı tehdit edebilecek sorunlara yol açıyor. PDH, bu bölgeler dışında en sık bacak damarlarında görülüyor. Bacaklara giden atardamarlarda ilerleyici olarak gelişen kireç, yağ dolu plak oluşumları ve bu bölgelerde meydana gelen akım azalmasına bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli şikayetlerle seyreden bu hastalığa, hem kişinin hayat konforunu azaltacağı hem de ileride ciddi sonuçlara neden olabileceği için dikkat edilmesi gerekiyor.
Genelde ileri yaşlarda (50 yaş üstü) ortaya çıkan bir hastalık olan bacak damar tıkanıklığının erkeklerde kadınlara oranla daha sık görüldüğünün altını çizen Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, "Ailesel ve genetik faktörler önemli rol oynamaktadır. Anne, baba ve kardeşlerde görülmesi en önemli risk oluşturan nedenlerdendir. Bunun dışında kişide vücudun herhangi bir yerinde damar tıkanıklığı gelişmiş ise bacaklarda damar tıkanıklığı gelişme ihtimali artmış demektir. Bununla birlikte sigara, hareketsizlik, düzensiz beslenme gibi yaşam alışkanlıkları ve hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar bacaklarda damar tıkanıklığı görülme sıklığını arttıran faktörlerdendir" dedi.
Bacak damarlarındaki daralmaların derecesine ve tıkanıklıkların yerleşim yerlerine göre değişik seviyelerde şikayetler ortaya çıkabileceğini söyleyen Dr. Cem Arıtürk, sıklıkla karşılaşılan şikayetleri şu şekilde sıralıyor:
Ağrı: Ağrı yol yürüme ile başlar ve dinlenme ile geçer.Daralmış bölgeye yeterli düzeyde oksijenlenmiş kanın gönderilememesi nedeni ile ortaya çıkan beslenme bozukluğuna bağlı olarak ilgili bölge kaslarında oluşan kramp tarzı ağrılardır. Bacağın üst kısmındaki damarların sorunlarında ağrı tüm bacakta hissedilirken, diz bölgesindeki bir damarın tıkanıklığında sorun diz altındaki bölgededir. Tıkanıklık, darlık ne kadar ileri düzeyde ise ağrı o kadar az eforla ortaya çıkar ve o kadar geç geçer. Hastalığın ileri dönemlerinde efor sarf etmeden, istirahat ağrıları görülebilir. Bacaklarda solukluk ve soğukluk en sık görülen diğer bulgulardır. Bununla birlikte kıllarda azalma ve cilt değişiklikleri bu hastalarda ileri dönemlerde karşılaşılabilecek şikayetlerdendir.
Yara: Bacağın ve ayakların beslenmesinin ileri düzeyde bozulmasına bağlı olarak ya kendiliğinden yaralar açılabilir ya da travma, kesi gibi bir sebebe bağlı olarak açılan bir yara iyileşemez.
Kangren: Beslenme bozukluğu olan uzuv kısmının hayatiyetini kaybetmesidir. Kangren gelişmiş kısmın amputasyonu (kesilmesi) çoğu zaman kaçınılmazdır.
Dr. Cem Arıtürk, muayeneden sonra bazı bulgular elde edilmişse görüntüleme yöntemlerine başvurmak gerektiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Atardamarlara yönelik doppler ultrasonografi hastalığın durumu ile ilgili kesin bir bilgi vermese de hastalığın durumu, etkilenen damarlar ile ilgili yaklaşık bulgular elde edilmesine olanak tanır. Kesin tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek için anjiografik tanı yöntemlerini kullanmak gerekmektedir.Manyetik rezonans (MR) veya bilgisayarlı tomografi (BT) anjiografilerde darlıkların yeri, derecesi objektif olarak belirlenebilir ve 3 boyutlu anatomik özellikler saptanabilir. Konvansiyonel anjiografi ile de işlem sırasında hem tanı konabilir hem de tedavi gerektirir durumlarda balon, stent veya diğer işlemlerin yapılması mümkündür."
Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Bacak damar tıkanıklıklarında çok çeşitli tedavi yöntemi bulunduğunu belirten Dr. Cem Arıtürk, sözlerini bu şekilde noktaladı: "Bunlar ilaç ve yürüme ile medikal takip, anjiografik tedavi yöntemleri ve cerrahi girişimler olarak sayılabilir. Hastalığın evrelerine göre etkileri de farklı olduğundan tedavisi de kişiye özel olarak farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden bacak damar tıkanıklığı bulunan kişilerde tedavi hastanın şikayetlerine, uzvun hayatiyetine, kişinin sosyal beklentilerine bakılarak planlanmalıdır. İstirahat ağrısı, ayakta bacakta kangren veya iyileşmeyen yara varlığında uzuv ve belki de yaşam kaybı tehlikesi olduğundan kanlanmayı arttıracak girişimsel bir tedavi mutlaka gereklidir. Ancak yol yürümekle gelen ağrı dışında şikayeti olmayan hastalarda tedavi yöntemi; hastanın yaşı, sosyal şartları, yaşamının hastalıktan ne kadar etkilendiği gibi faktörler göz önünde bulundurularak kararlaştırılmalıdır. Örneğin; 50 yaşında, aktif, çalışmakta olan bir hastada 1 km yürüme ile gelen ağrının tedavisinde cerrahi tedavi önerilebilirken, 80 yaşında, haftada 1-2 kere ev dışına çıkan ve 250 m yürüme ile ağrısı olan bir hastaya medikal tedavi ile takip mümkün olabilmektedir."
Periferik damar hastalığı (PDH), damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı olarak vücuttaki atardamar sisteminde gelişen dejenerasyondur. Bu dejenerasyon sırasında damar duvarlarında kireç ve yağ tabakaları birikimi ile önce damarın iç boşluğu daralırken, sonra hastalığın ilerlemesi ile tamamen tıkanma meydana geliyor. Vücudun her bölgesinde gelişebilen bu hastalık, kalp ve beyine giden şah damarlarında görüldüğünde hayatı tehdit edebilecek sorunlara yol açıyor. PDH, bu bölgeler dışında en sık bacak damarlarında görülüyor. Bacaklara giden atardamarlarda ilerleyici olarak gelişen kireç, yağ dolu plak oluşumları ve bu bölgelerde meydana gelen akım azalmasına bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli şikayetlerle seyreden bu hastalığa, hem kişinin hayat konforunu azaltacağı hem de ileride ciddi sonuçlara neden olabileceği için dikkat edilmesi gerekiyor.
Genelde ileri yaşlarda (50 yaş üstü) ortaya çıkan bir hastalık olan bacak damar tıkanıklığının erkeklerde kadınlara oranla daha sık görüldüğünün altını çizen Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, "Ailesel ve genetik faktörler önemli rol oynamaktadır. Anne, baba ve kardeşlerde görülmesi en önemli risk oluşturan nedenlerdendir. Bunun dışında kişide vücudun herhangi bir yerinde damar tıkanıklığı gelişmiş ise bacaklarda damar tıkanıklığı gelişme ihtimali artmış demektir. Bununla birlikte sigara, hareketsizlik, düzensiz beslenme gibi yaşam alışkanlıkları ve hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar bacaklarda damar tıkanıklığı görülme sıklığını arttıran faktörlerdendir" dedi.
Bacak damarlarındaki daralmaların derecesine ve tıkanıklıkların yerleşim yerlerine göre değişik seviyelerde şikayetler ortaya çıkabileceğini söyleyen Dr. Cem Arıtürk, sıklıkla karşılaşılan şikayetleri şu şekilde sıralıyor:
Ağrı: Ağrı yol yürüme ile başlar ve dinlenme ile geçer.Daralmış bölgeye yeterli düzeyde oksijenlenmiş kanın gönderilememesi nedeni ile ortaya çıkan beslenme bozukluğuna bağlı olarak ilgili bölge kaslarında oluşan kramp tarzı ağrılardır. Bacağın üst kısmındaki damarların sorunlarında ağrı tüm bacakta hissedilirken, diz bölgesindeki bir damarın tıkanıklığında sorun diz altındaki bölgededir. Tıkanıklık, darlık ne kadar ileri düzeyde ise ağrı o kadar az eforla ortaya çıkar ve o kadar geç geçer. Hastalığın ileri dönemlerinde efor sarf etmeden, istirahat ağrıları görülebilir. Bacaklarda solukluk ve soğukluk en sık görülen diğer bulgulardır. Bununla birlikte kıllarda azalma ve cilt değişiklikleri bu hastalarda ileri dönemlerde karşılaşılabilecek şikayetlerdendir.
Yara: Bacağın ve ayakların beslenmesinin ileri düzeyde bozulmasına bağlı olarak ya kendiliğinden yaralar açılabilir ya da travma, kesi gibi bir sebebe bağlı olarak açılan bir yara iyileşemez.
Kangren: Beslenme bozukluğu olan uzuv kısmının hayatiyetini kaybetmesidir. Kangren gelişmiş kısmın amputasyonu (kesilmesi) çoğu zaman kaçınılmazdır.
Dr. Cem Arıtürk, muayeneden sonra bazı bulgular elde edilmişse görüntüleme yöntemlerine başvurmak gerektiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Atardamarlara yönelik doppler ultrasonografi hastalığın durumu ile ilgili kesin bir bilgi vermese de hastalığın durumu, etkilenen damarlar ile ilgili yaklaşık bulgular elde edilmesine olanak tanır. Kesin tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek için anjiografik tanı yöntemlerini kullanmak gerekmektedir.Manyetik rezonans (MR) veya bilgisayarlı tomografi (BT) anjiografilerde darlıkların yeri, derecesi objektif olarak belirlenebilir ve 3 boyutlu anatomik özellikler saptanabilir. Konvansiyonel anjiografi ile de işlem sırasında hem tanı konabilir hem de tedavi gerektirir durumlarda balon, stent veya diğer işlemlerin yapılması mümkündür."
Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Bacak damar tıkanıklıklarında çok çeşitli tedavi yöntemi bulunduğunu belirten Dr. Cem Arıtürk, sözlerini bu şekilde noktaladı: "Bunlar ilaç ve yürüme ile medikal takip, anjiografik tedavi yöntemleri ve cerrahi girişimler olarak sayılabilir. Hastalığın evrelerine göre etkileri de farklı olduğundan tedavisi de kişiye özel olarak farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden bacak damar tıkanıklığı bulunan kişilerde tedavi hastanın şikayetlerine, uzvun hayatiyetine, kişinin sosyal beklentilerine bakılarak planlanmalıdır. İstirahat ağrısı, ayakta bacakta kangren veya iyileşmeyen yara varlığında uzuv ve belki de yaşam kaybı tehlikesi olduğundan kanlanmayı arttıracak girişimsel bir tedavi mutlaka gereklidir. Ancak yol yürümekle gelen ağrı dışında şikayeti olmayan hastalarda tedavi yöntemi; hastanın yaşı, sosyal şartları, yaşamının hastalıktan ne kadar etkilendiği gibi faktörler göz önünde bulundurularak kararlaştırılmalıdır. Örneğin; 50 yaşında, aktif, çalışmakta olan bir hastada 1 km yürüme ile gelen ağrının tedavisinde cerrahi tedavi önerilebilirken, 80 yaşında, haftada 1-2 kere ev dışına çıkan ve 250 m yürüme ile ağrısı olan bir hastaya medikal tedavi ile takip mümkün olabilmektedir."