Açık ve dürüst ilişkinizle gurur duyuyorsunuz. Ama bu demek değildir ki aklınıza gelen her şeyi söylemelisiniz. Bazen size tamamen zararsız görünen bir eleştiri, karşınızdaki için tuhaf bir şekilde kırıcı ya da son derece irite edici olabilir.
Eski sevgilim de aynısını yapardı.
Bu arzu edilen bir korelasyon (ikisinin de kapıyı sizin için açması) ya da hoşa gitmeyen bir ortaklık (ikisinin de gereğinden az duş alması) olsun, erkek arkadaşınız eski sevgiliniz hakkında hiçbir şey duymak istemez. Asla! İkisini sürekli kıyasladığınızı düşünmesini istemezsiniz, değil mi? Peki daha da ileri gidip başka şeyleri de eski sevgiliniz gibi yaptığını düşünmesini ister misiniz? Ya da eski sevgilinizle hala ilgilendiğinizi düşünmesini? Her şekilde, benzer bir yorum öz güveni için iyi olmayacaktır. Yani bir daha erkek arkadaş deja-vu’su yaşadığınızda, kendinize saklayın.
Hale hamile…
şşşt! Sex and City’nin bir bölümünde Carrie’nin o sırada sevgilisi olan Aidan’a Miranda’nın hamile olduğundan ama Steve’e söyleyemediğinden bahsettiğini hatırlayın. Aidan’ın bu sırrı paylaşmak zorunda kaldığı için ne kadar sinirlendiğini de! Erkek arkadaşınız başını belaya sokacak haberleri onunla paylaşmanızı istemez. İstediğini söylese bile anlatmamalısınız. Onu bir başkasının sırrını taşımaya zorlamayın. Ve ayrıca, ağzından baklayı kaçırırsa, arkadaşınız size kızacaktır, ona değil. Yine aynı sebeplerle, arkadaşlarınızın hastalıkları ve düzensiz periyotlarını duymak istemez, sizinkini biliyor olması onun için yeterince kötü zaten.
Evlendiğimizde ve çocuklarımız olduğunda…
Sevgilinizi gerçekten seviyorsanız, evlendiğinizi ve çocuklarınız olduğunu hayal etmeniz doğal. Hatta bazı zamanlar birlikte olduğunuz insanla o kadar ilgilisinizdir ki bu tür fanteziler için erken olsa bile kendinize engel olamazsınız. Ama eğer onu korkutup kaçırmak istemiyor iseniz, bu fikirler içinizde kalsın, ait oldukları yerde. Kendisi sizinle bir geleceğe dair hayal kuruyor olsa bile, yüksek sesle dillendirilmesine kendini hazırlamamış olabilir. İkinizin de geleceğe dair benzer beklentileri olduğundan emin olana kadar evlilikten bahsetmeyin.
O kızın güzel olduğunu düşünüyor musun?
Böyle bir soru sorduğunuzda, erkek arkadaşınız hiç şansı olmadığını bilir. Eğer ‘evet’ dese, muhtemelen kıskanacak ve sinirleneceksiniz (ona belli edin ya da etmeyin ya da etmediğinizi sanın). Hatta muhtemelen olumlu cevabını benden daha mı güzel?” sorusu takip edecektir. Ve tabi ‘hayır’ derse( ve kız da red edilemeyecek kadar güzelse), onu yalancılıkla suçlayacaksınız. Ve başka neler hakkında yalan söylediğini merak edeceksiniz, hatta evet deseydi problem olmayacağına ikna etmeye çalışacaksınız. Bu kadar güvensiz misiniz? Hele onu hiç çekici bulmadığını söylediğinde, bu kötü zevkle size yönelmiş olmasını problem haline getirmeniz!
“Ben iyiyim” ya da “Boş ver”.
Yüzünüzden okunuyor. Ve son yarım saattir ağzınızdan tek kelime çıkmamış olması cabası. Elinizde kırarcasına tuşlarına basarak kanal değiştirdiğiniz uzaktan kumanda da bir diğer ipucu. Ama size nasıl olduğunuzu sorduğunda “İyiyim” diyorsunuz. Bu noktada, erkek arkadaşınız saçını başını yolmak isteyecektir. Pasif agresif tavırlar kimseye yardımcı olmaz. Her şeyden önce, neden rahatsız olduğunuzu paylaşma fırsatını kaçırıyorsunuz. Mutsuzluklarınızı biriktirdiğiniz gibi, yeni problemler yaratmış oluyorsunuz. Sizi gerçekten rahatsız eden şeyi söylemek istediğiniz zaman geldiğinde ise ikiniz de sağlıklı bir çözüm üretemeyecek kadar sinirli durumda olacaksınız.
Her şeyi bir kez denerim.
Bunu gerçekten ve gerçekten inanarak söylemiyor iseniz onun ümitleri ile oynuyor olabilirsiniz, sakın!
İyi olduğuna emin misin?
Bazen sevgilimiz kişiliğine tezat bir şekilde sessiz kaldığında, tüm gardımızı indirebiliriz. Dürter ve soruştururuz, sorunun kaynağına inmeyi umarız (ve genelde sorunun kendimizden kaynaklandığına eminizdir), aslında, ortada hiçbir problem olmayabilir bile. Erkeklerin de kötü günleri olur, keyifsiz, yorgundur ya da sadece konuşmak istemiyordur canı. Zor olsa da çok üzerine gitmemelisiniz. Ona kendi alanını sağlayın ve yeniden kendine gelene kadar başka şeylerle meşgul olun.. Eğer üst üste canını neyin sıktığını soracak olursanız, cevap eninde sonunda ‘sen’ olacaktır.
Kalçamdan nefret ediyorum.
Eğer sizi çekici bulmasaydı, sizinle en baştan birlikte olmaya başlamazdı, hikayenin sonu! Kendinizi karşısında güvensiz hale sokmanız, bilmiyorsanız diye söyleyelim, nefret ettikleri bir şeydir. Aynı kadınlar gibi, erkekler de kendine güveni olan karşı cinsten hoşlanır ve aksinden uzaklaşır.Bunu bir düşünün. Siz sürekli göbeğinden şikayet eden, ya da kariyerindeki başarısızlıklarından, bir erkekle birlikte olmaya katlanabilir misiniz? Hiç şansı yok! Ayrıca muhtemelen daha önce fark etmediği kusurlarınıza da dikkatini yoğunlaştırmış olacaksınız.
Annenden nefret ediyorum.
Arkadaşları, kız kardeşleri, babası hatta köpeği… eğer birisini ya da şeyi gerçekten severse, sakın ondan nefret etmeyin. Hayatındaki herkesle iyi geçinemeyebilirsiniz ama önemsediği insanlarla ilişkilerinizde elinizden geldiğince diplomatik olmaya çalışın. Onlarda neler gördüğünü fark etmek için açık görüşlü ve önyargısız olun(belki sizin hemen fark edemediğiniz şeyler). Mesela zaman içinde hijyene olan ilgisini tamamen kaybeden lise arkadaşı Hakan, birkaç yıl önce siz henüz onu tanımıyorken işini kaybettiğinde destek veren tek insandı etrafındaki ve altın gibi bir kalbi var. Eğer erkeğinizi seviyorsanız, onun yargılarına güvenmelisiniz. Ve ne yaparsanız yapın, asla bir taraf seçmesini istemeyin. Eğer siz ve annesinin arasında kalırsa, her seferinde kaybedersiniz.