Cinsel fonksiyon bozukluğu, orta yaşlardan itibaren erkeklerin çoğunun yaşamını kâbusa çeviriyor. İnternetten ilaç sipariş etmeyi bu sorunun çözümü olarak görenlerin oranıysa şaşırtıyor. Oysa çözümü tıbbi tedavilerde aramak gerekiyor.
Erkeklerde görülen cinsel fonksiyon bozukluğunun tedavisinde ilk aşamanın doğru tanı konulması ve cinsel fonksiyon bozukluğu türünün net olarak saptanması olduğu belirtiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Murad Başar, “Ereksiyon sağlama problemiyle doktora başvuran pek çok hasta detaylı sorgulandığında, temel sorunun erken boşalma olduğu görülüyor” diyor ve ekliyor: “ Bize cinsel isteksizlik nedeniyle başvuran bir hastada, bu durumun hormonal bir eksiklikten mi kaynaklandığı yoksa cinsel hayattaki başarısızlıklardan kaçınmak için bir korunma mekanizması olarak mı geliştiğinin değerlendirilmesi gerekiyor.”
Yüz yüze temas istenmiyor
Sorununu ifade edip ortaya koymaktan çekinen hastalar, dertlerine derman olacaklarını düşündükleri ürünleri ve ilaçları internet başında kimseyle yüz yüze temas etmeden ve çoğu kez gerçek kimliklerini saklayarak temin ediyor. Gelişmiş ülkelerde internetten ürün satın alınma ı yüzde 10’ken, bu oranın gelişmekte olan ülkelerde yüzde 40-50 geri kalmış ülkelerde ise yüzde 90 olduğu belirtiliyor. Umutların bu ürünlere bağlanmasındaki en temel faktörün utanma duygusu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Başar, “İnternet ortamında satılan ilaçların etken maddeleri bilinmediği için kullanımları büyük risktir ve kesinlikle önerilmemektedir” diye konuşuyor. İlk basamak olarak tedavide yer alan ve ereksiyonu kolaylaştırıcı ilaçlar, altta yatan nedenden bağımsız olarak hastaların yüzde 65-75’lik grubunda olumlu sonuç veriyor. Hastanın düzensiz diyabet gibi ek bir risk faktörü olması, kullanılan ilaç tedavisine yanıt vermemesiya da bu ilaçları alamaması durumundaysa başka tedavi alternatiflerine yönelmek gerekiyor. Bu aşamada hastaya öncelikle penisine lokal olarak uygulayacağı ilaç tedavilerine yönelik eğitim veriliyor ya da 3’üncü basamak olarak adlandırılan cerrahi tedaviler uygulanıyor.
Risk faktörlerine dikkat!
Cerrahi tedavilerde altın standardın ‘mutluluk çubuğu’ olarak adlandırılan protezler olduğu belirtiliyor. Geçmişte yaygın olarak uygulanmış ve günümüzde bazı hasta gruplarında kullanılan
birtakım damar ameliyatlarının (özellikle penis by-pass’ı) uzun süreli başarısı düşük bulunuyor.
Bu nedenle, uygulamanın; sigara içmeyen, diyabet, kalp, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörü olmayan seçilmiş hastalarda yapılması öneriliyor.
Kalp hastaları ilaç kullanırken dikkatli olmalı
Orta ve ileri derecede kalp srunu olan hastaların, cinsel işlev bozukluğunda kullanılan ilaçlara başlamadan önce, bu ilaçların damar gevşeticiözellikleri nedeniyle, mutlaka bir kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeleri gerekiyor. Bu ilaçların kullanımı ileri derecede kalp fonksiyon bozukluğu olan hastalara önerilmiyor.
Gece körlüğü olarak ad landırılan ve göz rahatsızlığı olan olgularda, bu ilaçlar görme üzerin olumsuz etki yaratabiliyor.
Cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçların bazı antibiyotikler, birtakım virüs ilaçları ve AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlarla birlikte kullanılmamaları gerekiyor. Ayrıca, bu ilaçların prostat tedavisinde kullanılan ilaçlarla etkileşimleri nedeniyle, eş zamanlı olarak alınmamaları tavsiye ediliyor.
Damar sertliği tedavisinde kullanılan dil altı formlarıyla nitrat alan hastalarda, bu ilaçla rın kullanımının kesinlikle yasak olduğu belirtiliyor.
Cinsel fonksiyon bozukluklarını artıran hastalıklar
Cinsel fonksiyon bozukluğu açısından risk oluşturan faktörler şu başlıklar altında toplanıyor.
Ruhsal sorunlar ve yaşam tarzına ait etkenler.Kardiyovasküler hastalıklar.
Diyabet hastalığı.
Diğer sistem hastalıklarının varlığı. (Karaciğer veya böbrek yetmezliği, prostat hastalıkları, sinir
sistemi hastalıkları, vb..)
Hormonal bozukluklar.
Penise ait faktörler.
İlaç kullanımı.
Geçirilmiş ameliyat veya girişimsel tedaviler.
Andropoz ve cinsel işlev bozukluğu ilişkisi
Prof. Dr. Mehmet Murad Başar, “Testosteron seviyesi düşen hastalarda cinsel isteksizlik ve ereksiyonun sağlanmasında sorunlar ortaya çıkıyor. Bu nedenle doktora cinsel fonksiyon bozukluğu şikâ yetiyle başvuran 50 yaş üzeri erkeklerde değerlendirme esnasında mutlaka testosteron düzeyinin ölçülmesi ve düşükse yerine konulması gerekiyor” diyor.
Testosteron tedavisinin üremenin korunmasını isteyen hastalarda uygulanmaması öneriliyor. Bunun nedeninin dışarıdan verilen testosteronun düşük de olsa vücudun ürettiği testosteronu baskılayacağı olduğu söyleniyor. Halbuki üreme hücrelerinin gelişimi vücudun ürettiği testosterona bağlı olduğu
için, bu hormonun baskılanması halinde sperm üretimide baskılanıyor
Erkeklerde görülen cinsel fonksiyon bozukluğunun tedavisinde ilk aşamanın doğru tanı konulması ve cinsel fonksiyon bozukluğu türünün net olarak saptanması olduğu belirtiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Murad Başar, “Ereksiyon sağlama problemiyle doktora başvuran pek çok hasta detaylı sorgulandığında, temel sorunun erken boşalma olduğu görülüyor” diyor ve ekliyor: “ Bize cinsel isteksizlik nedeniyle başvuran bir hastada, bu durumun hormonal bir eksiklikten mi kaynaklandığı yoksa cinsel hayattaki başarısızlıklardan kaçınmak için bir korunma mekanizması olarak mı geliştiğinin değerlendirilmesi gerekiyor.”
Yüz yüze temas istenmiyor
Sorununu ifade edip ortaya koymaktan çekinen hastalar, dertlerine derman olacaklarını düşündükleri ürünleri ve ilaçları internet başında kimseyle yüz yüze temas etmeden ve çoğu kez gerçek kimliklerini saklayarak temin ediyor. Gelişmiş ülkelerde internetten ürün satın alınma ı yüzde 10’ken, bu oranın gelişmekte olan ülkelerde yüzde 40-50 geri kalmış ülkelerde ise yüzde 90 olduğu belirtiliyor. Umutların bu ürünlere bağlanmasındaki en temel faktörün utanma duygusu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Başar, “İnternet ortamında satılan ilaçların etken maddeleri bilinmediği için kullanımları büyük risktir ve kesinlikle önerilmemektedir” diye konuşuyor. İlk basamak olarak tedavide yer alan ve ereksiyonu kolaylaştırıcı ilaçlar, altta yatan nedenden bağımsız olarak hastaların yüzde 65-75’lik grubunda olumlu sonuç veriyor. Hastanın düzensiz diyabet gibi ek bir risk faktörü olması, kullanılan ilaç tedavisine yanıt vermemesiya da bu ilaçları alamaması durumundaysa başka tedavi alternatiflerine yönelmek gerekiyor. Bu aşamada hastaya öncelikle penisine lokal olarak uygulayacağı ilaç tedavilerine yönelik eğitim veriliyor ya da 3’üncü basamak olarak adlandırılan cerrahi tedaviler uygulanıyor.
Risk faktörlerine dikkat!
Cerrahi tedavilerde altın standardın ‘mutluluk çubuğu’ olarak adlandırılan protezler olduğu belirtiliyor. Geçmişte yaygın olarak uygulanmış ve günümüzde bazı hasta gruplarında kullanılan
birtakım damar ameliyatlarının (özellikle penis by-pass’ı) uzun süreli başarısı düşük bulunuyor.
Bu nedenle, uygulamanın; sigara içmeyen, diyabet, kalp, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörü olmayan seçilmiş hastalarda yapılması öneriliyor.
Kalp hastaları ilaç kullanırken dikkatli olmalı
Orta ve ileri derecede kalp srunu olan hastaların, cinsel işlev bozukluğunda kullanılan ilaçlara başlamadan önce, bu ilaçların damar gevşeticiözellikleri nedeniyle, mutlaka bir kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeleri gerekiyor. Bu ilaçların kullanımı ileri derecede kalp fonksiyon bozukluğu olan hastalara önerilmiyor.
Gece körlüğü olarak ad landırılan ve göz rahatsızlığı olan olgularda, bu ilaçlar görme üzerin olumsuz etki yaratabiliyor.
Cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçların bazı antibiyotikler, birtakım virüs ilaçları ve AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlarla birlikte kullanılmamaları gerekiyor. Ayrıca, bu ilaçların prostat tedavisinde kullanılan ilaçlarla etkileşimleri nedeniyle, eş zamanlı olarak alınmamaları tavsiye ediliyor.
Damar sertliği tedavisinde kullanılan dil altı formlarıyla nitrat alan hastalarda, bu ilaçla rın kullanımının kesinlikle yasak olduğu belirtiliyor.
Cinsel fonksiyon bozukluklarını artıran hastalıklar
Cinsel fonksiyon bozukluğu açısından risk oluşturan faktörler şu başlıklar altında toplanıyor.
Ruhsal sorunlar ve yaşam tarzına ait etkenler.Kardiyovasküler hastalıklar.
Diyabet hastalığı.
Diğer sistem hastalıklarının varlığı. (Karaciğer veya böbrek yetmezliği, prostat hastalıkları, sinir
sistemi hastalıkları, vb..)
Hormonal bozukluklar.
Penise ait faktörler.
İlaç kullanımı.
Geçirilmiş ameliyat veya girişimsel tedaviler.
Andropoz ve cinsel işlev bozukluğu ilişkisi
Prof. Dr. Mehmet Murad Başar, “Testosteron seviyesi düşen hastalarda cinsel isteksizlik ve ereksiyonun sağlanmasında sorunlar ortaya çıkıyor. Bu nedenle doktora cinsel fonksiyon bozukluğu şikâ yetiyle başvuran 50 yaş üzeri erkeklerde değerlendirme esnasında mutlaka testosteron düzeyinin ölçülmesi ve düşükse yerine konulması gerekiyor” diyor.
Testosteron tedavisinin üremenin korunmasını isteyen hastalarda uygulanmaması öneriliyor. Bunun nedeninin dışarıdan verilen testosteronun düşük de olsa vücudun ürettiği testosteronu baskılayacağı olduğu söyleniyor. Halbuki üreme hücrelerinin gelişimi vücudun ürettiği testosterona bağlı olduğu
için, bu hormonun baskılanması halinde sperm üretimide baskılanıyor